Hogwarts Cadılık & Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Yıl: 2025
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mark.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Mark Rutledge
Ölüm Yiyen
Mark Rutledge


Tarafı : Karanlık.

Mark. Empty
MesajKonu: Mark.   Mark. Icon_minitimePtsi Ocak 25, 2010 6:01 pm

Mark Rutledge.
23.
Ölüm Yiyen.

Muggle tarzı takım elbisesi ve yüzündeki o çarpık sırıtışıyla, seherbazların bulunduğu büroya girdi Jack. Scott, Joseph ve Leonard işlerinin başındaydılar, masalarında oturup dosyaları inceliyorlardı. Büro başkanlarını görünce kafalarıyla selam verdiler. Hoşgeldin seslerinin arasından, Jack, çarpık sırıtışını arttırarak karşılık verdi onlara. Akabinde kendine ayrılmış odaya girdi. Kapıda yazan siyah renkli Jagger yazısını her gördüğünde, içinde bir gurur duygusu kabarırdı Jack'in. Gene aynı duyguyla beraber odasına bakındı, tipik ofis eşyalarıyla donatılmıştı. duvarda zamanın Sihir Bakanı olan Bayan Dixie'nin hareketli bir portesi asılıydı. Genç bir kadın için büyük bir yük, diye düşünürdü Jack. Onun, Hogwarts öğrenciliğini yeni bıraktığını biliyordu, 17-18 yaşlarında bir bakan. Jack, böyle bir şeyin nasıl gerçekleştiğini anlamasa bile, Dixie'ye ondan önce gördüğü bakanlar kadar bağlıydı. Masasına oturup kağıtları incelemeye başladı. Rutin işlerdi. Şu şurada şunu yapmış, bu burada bunu yaralamış, falan filan... Gelecek Postası'nın resmî bir versiyonuydu bu dosyalar. Fakat, son zamanlarda dünyada tuhaf şeyler oluyordu. Özellikle de Yasak Orman'daki gelişmeler oldukça ilgi çekiciydi. Bu olay, Esrar Dairesi ile Seherbazlar tarafından ortak olarak inceleniyordu. Jack, Esrar Dairesi'ne hiç mi hiç güvenmezdi, onun için seherbazların bu olayı incelemesini bizzat kendisi sağlamıştı. Sıkıcı masabaşı işlemlerini hallederken, odasında devasa büyüklükte bir beyaz parıltı fark etti. Sandalyesinden ayağa fırlayıp elini asasına attı, fakat birkaç saniye sonra bunun gereksiz olduğunu anladı; tabii eğer bilmediği bir biçimde Jack bir Ruh Emici değilse... Odadaki cisim bir patronustu. Büyük, beyaz bir ejderhaydı. Patronusunu bildiği kişiler arasından ejderhaya sahip olan birini düşündü, ama yoktu. O an ejderhanın ağzının açıldığını gördü ve merakla getirdiği haberi dinlemeye başladı.
''Jack, ben Hogwarts Müdürü Clayton. Acilen yardımınıza ihtiyacım var. Çalışanlarınızdan iki kişiyle beraber Hogwarts'a gelmeniz gerekiyor.'' Ejderha aynı aceleyle ortadan yok oldu. Demek Clayton onu çağırıyordu, ha? Ne diyecekti acaba? Bir müdürün onu çağırmasının tek bir nedeni olabilirdi, onu da Jack bilmiyordu. Ama zaten, gidince öğrenecekti. Ondan dolayı kafasını yormadı ve aceleyle askıda duran fötr şapkasını kafasına geçirip seherbazların yanına çıktı. Darius, Favio ve Strauss ona meraklı gözlerle bakıyordu. Herhalde onlar da az önce gelip giden ejderhayı görmüşlerdi. Hiçbirinin bir şey sormasına fırsat bırakmadan konuşmaya başladı, ''Scott ve Joe, benimle geliyorsunuz. Leo, sen burdaki işlerle ilgilen.'' Söylediklerinin algılanmasıyla beraber Favio ve Strauss hareketlendi.

Telefon Kulübesi'nden Londra sokaklarına çıkmışlardı. Hava, o gün kapalıydı ve ince bir yağmur insanları okşuyordu. Meslektaşlarına bakıp, ''Uçuç tozunun engellenmiş olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak, Hogsmeade'ye cisimlenip ordan testral arabalarıyla Hogwarts'a geçeceğiz. Clayton bizi özel olarak çağırttı. Belki görmüşsünüzdür, o devasa patronus kaçık müdüre aitti.'' Kendi patronusunun kurbağa olduğunu düşününce, bir ejderhanın abartısı geldi aklına Jack'in. Ama bunu pek fazla umursayamadan, cisimlenmenin o iğrenç abukluklarını yaşamaya başladı. Birkaç saniye sonra Hogwarts'tan kaçan şu iki delikanlının açtığı şaka dükkanının önündeydiler. Tahmin ettiği gibi, Hogwarts'a giden yolun önünde bir testral arabası duruyordu. Jack, daha önce birinin ölümünü gördüğü, hatta onu öldüren kişi olduğu için bu iğrenç yaratıkları rahatlıkla görebiliyordu. Üç adam, arabaya bindikten sonra Hogwarts'ın dik yokuşunu çıkmaya başladılar. Jack, kapının önüne gelene kadar ne gibi bir tehlikenin olduğunu düşünüyordu. İçinde, Hogwarts'taki küçükler için bir korku bile oluşmuştu. Ama iyimser yanı, sadece bir limonlu çay için davet edildiğini düşünüyordu. Ama bir limonlu çay için, koskoca Müdür onlara, acilen yardımızına ihtiyacım var, demezdi. Kesinlikle böyle bir söz kullanmazdı.

Hogwarts'ın içine girdiğinde derslerin henüz başlamamış olduğunu gördü. Hiç değişmemiş, diye geçirdi içinden. Buraya gelmeyeli en az kırk yıl oluyordu ve herhangi bir değişiklik gözlemleyememişti şatoda. Öğrencileri ve Hogwarts'ı fazla izleyemeden, seherbaz arkadaşlarıyla beraber kulelere çıkmaya başladılar. Müdür'ün odasının bulunduğu kuleye giden yoldaydılar şimdi. Yolun sonunda gördüğü o haşmetli kartal heykeli, ona işin zor tarafını hatırlatmıştı. Müdür, onlara parolayı söylememişti. Hogwarts Müdürleri'nin psikolojik sorunlarına göre parolaların şekli de değişiyordu. Bu parolalar tatlı isimlerinden, eski sevgililerine kadar her şey olabilirdi. Ama Clayton gibi birinin parolası neydi? Kartalın önünde sap gibi beklerken, yüksek sesle öksürdü. Adeta burada olduklarını belli etmek istiyordu. Birkaç saniye sonra, kartal hareket etti ve ardında sakladığı merdivenlerde Marcus Clayton'un vücuduyla karşılaştı. Uzun boylu ve yapılıydı. Parlak gözleri, bir vampiri andırıyordu. Bu adamı, en son bir Yoldaşlık toplantısında görmüştü. Ne kadar zaman olduğunu hatırlayamıyordu ama o zamandan bu zamana pek değiştiği söylenemezdi. Elleriyle onları çağırdı Clayton ve seherbazlar onun ardından merdivenleri tırmandılar. Odaya girdiklerinde, odanıun ihtişamı gözünden kaçmadı Jack'in. Duvarlarda asılı duran eski müdürlerin arasından, tek bir kişiyi seçti gözleri; kendi zamanının müdür olan Albus Dumbledore. Rahat olduğundan emin olduğu koltuğunda uyukluyordu. O sırada Clayton, seherbazlara ve Jack'e oturmalarını söyledi. Jack, Scott ve Joseph talimatlara uyup sandalyelere yerleştiler. Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından, ''Ne oldu, Marcus?'' dedi Jack, endişeli bir sesle. Az kişi, Jack ile Marcus'un samimi birer dost olduklarını bilirdi. Birbirleriyle rahatlıkla isimleriyle hitap ederlerdi, tabii resmî dairelerde soyisimlerini kullanırlardı her zaman için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mark.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Cadılık & Büyücülük Okulu :: Karakteriniz İçin :: Ana Hatlar :: Meslek Seçimleri-
Buraya geçin: