Hogwarts Cadılık & Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Yıl: 2025
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 - bulamadım ki başlık.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia Chelestis
İksir Profesörü
Claudia Chelestis



- bulamadım ki başlık. Empty
MesajKonu: - bulamadım ki başlık.   - bulamadım ki başlık. Icon_minitimeSalı Ocak 19, 2010 7:31 pm

Issız ve karanlık sokaktaki tek canlı gibi görünen genç kadının ruhu misali kasvetli bir geceydi, biraz da ürpertici. Londra'nın soğuk havasına bir türlü alışamamış bünyesini koruma amaçlı giydiği siyah kürkü biraz daha çekiştirerek başını öne eğdi, amansızca esen rüzgar açık karamel rengi saçlarını savururken görüşü her saniye biraz daha bulanıklaşıyordu. Kadro açığı yüzünden alelacele profesörlüğe atanmış genç bir cadının bu saatte Londra sokaklarında yanlız başına ne aradığı elbette ki yerinde bir soru olacaktı, fakat son zamanlarda gerçekleşen her şeyde olduğu gibi bu durumda da anlaşılamayan, mantıksız bir taraf vardı ve sorgulanması sadece vakit kaybı olurdu. Başını kaldırıp grinin en açık tonlarıyla bezenmiş gözlerini boş karanlıkta gezdirdi, parlak kırmızı telefon kulübesini farkettiğinde dudaklarında yer edinen gülümsemeyle adımlarını hızlandırdı ve kimi görmesi gerektiğine tam olarak bir karar verdi.

" Tanrım şu Cincüce olayından beri böyle karmaşa gördüğümü hatırlamıyorum! "

Hastalıklı derecede pembe gözüken yüzünün küçük bir bölümünü açıkta bırakan dosya yığını arasından Claudia'ya çarpmamaya çalışarak onu süzen orta yaşlı bir büyücü, bıkkınlık dolu sesiyle düşüncelerini dile getirirken cadı da ona katılmadan edememişti. Bakanlığa yaptığı en son akşam ziyaretinde ortalıkta kimseler yoktu, şimdi de pek fazla insan olmamasına rağmen uçan kağıtların istilasina uğramış gibiydi. Gözüne sadece birkaç danışman, bir de getir-götür işlerini yapan ve onun yaşlarında görünen bir oğlan çarpmıştı bu adam dışında. Alayını yansıtan gözlerini adama dikti ve zorunluluktan gülümsedi, burda dikkat çekmek istemezdi. Hogwarts yıllarından tanıdığı Darren'ın burda olmasını ümit ederek asansöre bindi, boşu boşuna gelmiş olmak istemiyordu.

Koyu kahverengi ahşaptan -maun olduğunu tahmin ediyordu- kapıya üç kez vurarak bir süre bekledi, içerden konuşma gelmese de kağıt hışırtılarını duyduğu zaman da izin almayı boşvererek kapıyı açtı. Açıkçası izin almayı ya da onun gibi kısıtlayıcı hareketlerden nefret ederdi, ki onları yaptığının pek görülmeyişi de bunu rahatlıkla açıklayabilirdi çevresine. En hoş gülümsemelerinden biriyle içeri dalarken ilk yaptığı şey odayı incelemek oldu, kendi zevkine pek hitap ettiği söylenemese de objektif olarak zevkli ve lüks döşendiği yadsınamazdı. Son görüşünden bu yana değişmiş olsa da hala göze fazlasıyla hoş gelen adamı süzerek masaya yaklaştı, en azından koltuğa direkt çökmeyecek kadar terbiye edinmişti. İstediği bilgileri elde etmek için de hislerini biraz fazla dile getirmesinin bir sakıncası olmayacaktı muhtemelen.

" Darren, hala muhteşemsin. Görüşmeyeli nasılsın? "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darren Sinclair Martinus
Sihir Bakanı
Darren Sinclair Martinus


Tarafı : Yüzü.

- bulamadım ki başlık. Empty
MesajKonu: Geri: - bulamadım ki başlık.   - bulamadım ki başlık. Icon_minitimeÇarş. Ocak 20, 2010 12:01 am

Yanağına konan kar tanesi; eriyip dudaklarına indiğinde, hissettiği o bir damla serinliği paylaşmak istiyordu onunla. Yönünü rüzgâra çevirdi. Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlıyordu; En uzun yolculuklar bir adımla başlıyordu; Gerçek sevgiler ise küçük bir tebessümle başlıyordu onun için. Onu uzaktan sevmeyi, kendisine bakmadan görmeyi, duymadan dinlemeyi, gözyaşlarıyla gülmeyi ve kavuşmak için sabretmeyi, her şeyi onunla öğrendi. Ama onsuz yaşamayı asla öğrenemedi. Öğrenmek istemedi… Duyguları vardı kimseye anlatamadığı, kendisine bile. Sevgisi vardı, kelimelere sığmayan. Bakışları vardı, ömür boyu unutulmayan. Önünde uzun yolları vardı aşılması güç olan. Kalbi vardı, acılarla parçalanan ve çevresi vardı hiç unutmadığı. Asla kendini diğerleriyle kıyaslamadı. Aslında, kendini diğerleriyle eşit seviye de tutmadı; hep kendisinin üstün olduğunu, başka kimsenin başta olmadığını düşündü. Bir çiçeğin açmak için sebepleri bulunduğu gibi, yaşamaya dair sebepleri var mıydı onun? Eğer bu aradığı sebepleri bulamazsa; ölmek için bir sebep bulmuş olacaktı. Ondan uzak olduktan sonra ne gökyüzünün yıldızlı akşamları avuturdu onu, ne de özlemin bir nehir olmuş kalbine akan şekli. Ona ‘seni seviyorum’ cümlesini sadece kendisi söylesin istiyordu. Kaybolduğu yerde sadece aydınlığa kendisinin çıkmasını istiyordu. Sevgisini sadece ona özel olmasını istiyordu. "Yalnız bana sakla dudaklarını seni benden başka kimse öpmesin, Gel kollarıma öyle sarıl ki kimsenin çözmeye gücü yetmesin!’’ Bir şeyleri fısıldamaya çalışıyordu, gözlerinde ki sulanmayı önlemek istercesine bir kaç kere açıp kapattığı göz kapaklarını başka bir yöne çevirdi. Geçmişin içinde kaybolmuş birini hayata döndürmüştü, o. Damarlara emir vermişti; tekrar kanların dolaşmasına izin vermeleri için. Hayattaki en güzel anı; her şeyden vazgeçtiği zaman onu, hayata bağlayan biri olduğunu düşündüğü andır. Gözlerinde ki saf bir gerçek, yüreğinde ki baharı getiren bir çiçek, bedeninde ki yumuşak kudret, Gönül bahçesinde uçuşan bir kelebekti, kalbini aşkla süsleyen.

Onun yanındayken içini saran ateş, o yokken hayalinde canlanıyordu. Gözlerinde ki parıltı onun sevgisinin ve yalnızlığının eseriydi. Hayatının anlamı, onun için çok şey ifade ediyordu, kelimelerle anlatamayacağı kadar çok şey hissediyordu ona karşı. Hayatının ilklerini onunla yaşadığı içindir belki bu hayranlık. Belki de kalbini ‘gerçekten’ çaldırdığı içindir. Hiç geri almak istemiyordu bu yüzden kalbini... Rüzgâra karşı bedenini dik bir şekilde tutmak hayal edilemeyecek kadar zordu. Hele böyle bir günde. Ama güçlü bedeni, bunu önemsemeyecek kadar umursamazdı. Bulutların açılmasını, gökyüzünün tekrar güneş ışığı ile birleşmesini beklerken daha da kararıyordu her yer. Gökyüzünden inmesini beklediği yağmur, hâlâ gelmemişti. Aksine hava daha da soğuyor ve yağmurdan bir adım daha uzaklaşıyordu. Derin bir nefes aldı ve uzun uzun beyaz gömleğini ve altına giydiği siyah, dar pantolonu inceledi. Boğazını psikolojik olarak sıkan kravattan kurtulmak istercesine biraz gevşetti. Yeni gelen sezonla birlikte birçok yeniliğe uğramıştı. Alıştığı ya da alışamadığı. Derin bir nefes aldı ve ahşaptan yapılmış masaya ilerledi. Karanlıkta rahatça görebilen gözlerini duvara dikti. İnceliyordu. Aslında amacı zaman öldürmek olsa da, bunu kendisine belli etmek istemiyordu. Akşam vaktinin karanlığı ile uyum sağlamış odadaki tek pencereden içeriye, rahatlıkla hissedebilinen soğuk bir esinti giriyor, deri koltuğunda hareketsizce duran genç adama belirgin bir rahatlama veriyordu. Sükûnet dolu odaya baktı. Gözlerini karanlığın derinliklerine daldırmış düşünceleriyle boğuşurken ofisin çift kanatlı ihtişamlı kapısından kulağına ulaşan nahoş gürültü, genç adamı derin düşüncelerinden kurtardı. Ahşap masanın üzerinde duran asasını eline alarak tavana çevirdi ve birkaç kez salladıktan sonra odası, karanlıktan kurtulmuştu. Göz yorucu bir aydınlığı da yoktu. Okulun toy ve oldukça güzel profesörlerinden birisi tam karşısında duruyordu. Ayrıca, onu okul yıllarından da tanıyordu. Birkaç saniye gözlerinin önüne gelen anılara izin vererek zamanı durdurdu kendisi için. Tekrar gerçek hayata döndüğünde yüzüne bir tebessüm iliştirdi. Yapmacık olmaması için uğraşmıştı, gerçekten.


“Gel bakalım, Claudia. Teşekkür ederim. Sen de oldukça, ateşlisin.” Bir an için kelime bulamamaktan korkmuştu. “İyi olmadığımı söyleseydim, bana inanmakta güçlük çeker miydin? Sen nasılsın?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Chelestis
İksir Profesörü
Claudia Chelestis



- bulamadım ki başlık. Empty
MesajKonu: Geri: - bulamadım ki başlık.   - bulamadım ki başlık. Icon_minitimePerş. Ocak 21, 2010 7:35 pm

Loş ışıkta bir çift kristal gibi parlayan gözleri odayı tararken, kendi döneminden ne çok kişinin büyük yerlere geldiğinin farkında varmıştı. Jaska, Darren, Odette, Satine... Kendisinin de iyi bir mevkiide olduğu şüphesizdi, fakat hayallerini süsleyen yaşam tarzına kavuşamamış olmasının verdiği acı, bu konumdan duyması gereken memnuniyeti saklıyordu. Her şeyi yeteri kadar iyi bulmayışı, bundan kaynaklıydı belki de. Hayatının en iyi kısımlarını Hogwarts çatısı altında yüzlerce salakla harcamak durumunda kalan biri, nasıl olur da zevk alırdı bu hayattan? Ama elde etmek istedikleri için, bu eziyete katlanmak zorundaydı daha bir süre. Fransa'ya ya da Avrupa'nın herhangi bir ülkesine gidip, orda istediğini almak için İngiltere'de biraz daha kalması gerekliydi. Ama doğruyu söylemek gerekirse, Bakanlık ve müritler arasında çıkması muhtemel yeni bir savaş için heyecanlıydı; Voldemort dönemine yetişememiş olması için üzülmüyordu, nitekim o yeni bir dönemde önemliydi artık.

" Gel bakalım, Claudia. Teşekkür ederim. Sen de oldukça, ateşlisin. İyi olmadığımı söyleseydim, bana inanmakta güçlük çeker miydin? Sen nasılsın? "

Omzuna dökülen bukleleri zarif bir hareketle arkaya savururken Darren'a yaklaştı, Jaska'yla olan onca buluşmanın ardından şimdi sadece ziyaret amaçlı gözüken bir şekilde Bakan'ın yanında olmak, bugün için yeteri kadar heyecanı sağlamıştı. Bu onun kendince bir çeşit alayıydı; insanların anlamadığı şekilde oynamak. Eğlenceliydi. Bir eliyle ahşap masaya hafifçe tutunup, genç büyücüyü arkadaşça öptü. Sulu olmayacak derecede basit, ama zorunluluk gibi görünmeyecek derecede de içten duruyordu. Eh, yapmacık ya da laubali görünmek istemezdi sonuçta, her ne kadar konuşmanın geri kalanındaki hareketlerin sırf rol olacağını bilse de. Bedenini yavaşça deri koltuğa bırakırken dertli ve anlayışlı duran, kısık bir ses tonu seçmişti kelimeleri sıralamak için.

" Dur tahmin edeyim, şu cinayet olayı, değil mi? İdare eder, Hogwarts öğrencilerini kontrol altında tutmaya çalışıyoruz da, son zamanlarda iyice zorlaştı tabii. "

'Anlarsın' dermişçesine gözlerini Darren'a çevirdi, nitekim birilerini çılgına dönmemesi için kontrol altında tutmaya en çok çalışan kişi oydu. Ofisin ferah havasını içine çekerken, karşısındaki genç adamın bu zamansız gelişin nedenini ne zaman merak edeceğini düşünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
- bulamadım ki başlık.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Cadılık & Büyücülük Okulu :: Merkez :: Geçmiş-
Buraya geçin: